top of page
  • Yazarın fotoğrafıBora Keskin

Emek mi? Akıl mı?

1800’lerde gerçekleşen sanayi devriminden beri işçinin verdiği emek aynıdır. 1860 yılında da işçi ürün yaratmak için alet edevat kullanmak suretiyle uzuvlarını hareket ettirmiştir, 2020’de de aynı şeyi yapmaya devam etmektedir.


Bu noktada biraz değer kavramının konumuzla alakadar kısmını izah etmek lüzum eder. Basitçe teknoloji geliştikçe aynı kalan şeyler ya değerini yitirir, (ya verimsizlikten, ya da sadece modasının geçmesinden) ya da aynı, yakın değerde kalır ancak zamanla sayısı azalır. Zamanla yerini daha verimli şeyler alır.


Şu anda da vasıfsız, fiziksel işçiler için tam olarak bu gerçekleşmektedir. Zaten yaptıkları iş basit ve değersizken (basit kas hareketi alın teri diye adlandırılmak suretiyle kutsallaştırılamaz, rasyonel sonuç budur) artık kendilerinin yerini otomasyon alıyor ve işten çıkarılıyorlar. Gittikçe daha az maaş alıyorlar ya da işlerinden oluyorlar çünkü artık değerleri yok. Hiç olmamıştı zaten. (İşçilere afyon niyetine okutulan bir iki tane kitap ve yazarlarıyla gelmeyin.)


Ancak akıl 1860’da da yeniliği getirmişti, 2020’de de getirmeye devam ediyor. Hala revaçta olduğu için hala kazandırıyor. Elinizdeki telefonları, çalıştığınız fabrikaları, kullandığınız beyaz eşyaları kendiniz tasarlamadınız herhalde, değil mi? (Mühendis iseniz zaten akıl işi yapıyorsunuz, yazı size yönelik değil)


Sonuç olarak akıl, emekten ve yaratıcısı olan işçiden her zaman üstündür.


1 Mayıs’a yetiştirebilseydim daha manidar olacaktı lakin nasip bugüneymiş. Bundan ötürü okurlara en içten özürlerimi sunarım. (Yazı, aslen 4 Mayıs tarihinde yayımlandı)


Özet: Halk tarafından kutsal sayılan işçinin emeğinin bile nasıl sarf edileceği aklın ürettiği teknoloji ve düzenlemelerle belirlenir.

59 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page