top of page
  • Yazarın fotoğrafıCan Kilercioğlu

İhanet Yok: Yetkisizin Anayasası

Not: Okumak üzere olduğunuz bu yazı, Lysander Spooner tarafından yazılan İhanet Yok kitabının, Yetkisizin Anayasası bölümünden çevrilmiştir.


Vergi ödemenin zorunlu olması, elbette ki herkesin anayasayı gönüllü olarak desteklediğine kanıt olamaz.


Şu bir gerçek ki, anayasamızın teorisine göre bütün vergiler gönüllü olarak ödeniyor ve hükümetimiz, halkın gönüllü olarak girdiği bir sigorta şirketidir. Her insan özgür bir şekilde, gönüllü olarak anayasanın tarafları olan herkes ile tıpkı diğer sigorta şirketleri gibi ödediği kadar koruma alma karşılığında sözleşme yapmış ve tıpkı korunması için vergi ödemeyi seçmekte özgür olduğu kadar, vergi ödemeyip korunmamayı seçmekte de bir o kadar özgürdür.


Fakat devletimizin bu teorisi, pratik gerçeklikle hiç uyuşmamaktadır. Gerçek şu ki, devletin aynı bir eşkıya gibi diğer insanlara söylediği şey: ‘’Ya paranız ya canınız’’. Ve tümü değilse de çoğu vergiyi bu tehdit altında ödetmektedir. Devlet tabii ki de ücra bir yolda insanın karşısına çıkıp, silahı başına doğrultup kesesini boşaltmıyor. Fakat soygun yine de soygundur ve böyle olmaması çok daha alçakça ve utanç doludur.


Eşkıya yaptığı hareketinin tehlikesini ve işlediği suçun sorumluluğunu yalnızca kendisi üstlenir. O, sizin paranız üzerinde herhangi bir haklı iddiası varmış gibi ya da sizi kendi çıkarınız için kullanmak istiyormuş gibi davranmaz. O, bir soyguncu değilmiş gibi davranmaz. O, sadece bir koruyucudan ibaret olduğunu iddia edecek kadar yüzsüz değildir. Veya kendisini koruyabilecek durumdaymış gibi hisseden ya da onun koruma hizmetinden memnun olmayan insanların parasını onların rızası dışında, sadece şu aklı başına olmayan yolculara koruma sağlamak amacıyla el koymaz. O, bu tür işlere kalkışamayacak kadar duyarlı bir adamdır.


Dahası, paranı aldıktan sonra seni yalnız bırakır, tam da istediğin gibi. Rızan dışında seni yolda takip etmeye devam etmez, rızan dışında sana koruma sağladığı için, senin üstünde haklı olarak egemen olduğunu varsaymaz. Sana boyun eğmeni ve itaat etmeni emrederek ‘’korumaya’’ devam etmez. Sana bazı şeyleri yapmaya zorlamaz veya bazı şeyleri yapmanı yasaklamaz. Seni, kendi keyfi veya çıkarları için istediği kadar soyup da adını isyancıya, haine veya vatanına düşmana çıkarmaz. Eğer otoritesini reddedersen veya taleplerine karşı direnirsen, seni acımasızca kurşunlamaz. O, bu tür sahtekarlıklarla, hakaretlerle ve şeytanlıklarla suçlanamayacak kadar centilmen bir adamdır. Kısacası, eşkıya sizi soyduktan sonra kölesi veya kuklası yapmaya kalkışmaz.


Kendilerine ‘’devlet’’ adı veren soyguncu ve katillerin davranışları, yol kesen bir eşkıyayla tamamen zıttır.


Öncelikle onlar, eşkıyanın yaptığı gibi kendilerini bireysel olarak tanıtmazlar veya kendi hareketlerinin sorumluluğunu bireysel olarak üstlenmezler. Tam aksine, kendilerini kapalı oy ile gizleyerek, kendileri adına soygun yapacak birkaç kişiyi tayin ederler. Böylelikle kendilerini pratik olarak saklarlar. Tayin edilen kişiye şöyle derler:


A, B’ye gidip ‘’devletin’’ onların malını ve canını korumak için daha fazla paraya ihtiyacı olduğunu bildir. Eğer onu korumamız için bizimle hiçbir kontrata girmediğini ve korumamızı istemediğini söylerse; ona, bunun onun değil bizim işimiz olduğunu söyle. Onu, o istese de istemese de korumayı seçtiğimizi ve korumamız karşılığında ücret talep ettiğimizi söyle. Eğer olur da bireylerin kim olduğunu, kendilerine ‘’devlet’’ adı verenlerin, ona rızası dışında ona koruma sağlamak amacıyla ücret talep edenlerle, hiçbir zaman bir kontrata girmediğini söylerse; bunun da onun değil, bizim işimiz olduğunu söyle. Kendimizi bireysel olarak tanıtmak istemediğimizi, gizli oy ile kendi temsilcimizi sana taleplerimizi iletmesi için gönderdiğimizi ve eğer taleplerimize boyun eğerse, ona yıl boyunca benzer bir talebimizin olmayacağını güvence edecek bir fatura vereceğimizi söyle.


Eğer boyun eğmeyi reddederse, hem taleplerimizin karşılığı hem de sana çıkardığı masrafları ve baş ağrısını karşılayacak kadar mülküne el koy ve sat. Eğer ki mülküne el koyulmasına karşı direnirse, sana yardım etmesi için etrafındakilerden yardım iste. Şüphesiz ki bazıları bizim grubumuzun üyelerinden olacaktır. Mülküne el koyulmasına karşı direniş gösterirken, sana yardım eden grubumuzun üyelerinden birini öldürürse, bütün tehlikelere rağmen onu ele geçirin. Onu, bizim mahkemelerin birinde cinayetle suçlayın, mahkûm edin ve onu asın. Eğer olur da komşularından veya onun gibi taleplerimize direniş gösterebileceklerden birilerini çağırırsa ve onun yardımına gelenlerin sayısı çok fazlaysa; hepsinin isyancı ve hain olduğunu, vatanımızın tehlikede olduğunu haykır. İşe aldığımız katillerin komutanını ara. Ona, isyanı bastırmasını ve ne pahasına olursa olsun ‘’vatanımızı kurtarmasını’’ söyle.


Onlar gibi yüzlerce ve binlercesini öldürmesini söyle. Böylelikle onlar gibi taleplerimize direniş gösterecek kişilere terör salmış ol. Cinayet işi tamamen tamamlandıktan sonra, bir daha böyle bir sorunla karşılaşmayacağımızı söyle. O hainlere gücümüzü ve kararlılığımızın dersini verdikten sonra, artık yıllar boyunca itaatkâr iyi vatandaşlar olacaklardır ve vergilerini neden veya nereye diye sormadan ödeyeceklerdir.


İşte böyle bir baskı altında, vergiler sözde ‘’gönüllü’’ olarak ödenmektedir. Artık insanların vergi ödediğini kanıtlamak, onların ‘’devleti’’ desteklediklerine kanıt olamaz.


Devleti desteklemek için vergilerin rıza veya taahhütle ödenmediğini gösteren diğer bir sebep de şudur ki vergi mükellefleri, ‘’devleti’’ oluşturan bireyler hakkında hiçbir bilgiye sahip değildirler ve olamayacaklarıdır da. Devlet, onlar için kontrat yapılamayan, rıza gösterilemeyen, taahhüt verilemeyen bir efsane ve soyutlamadır. Onlar, devleti sadece sahte temsilciler aracılığıyla görebilirler. ‘’Devletin’’ kendisini hiçbir zaman göremezsiniz. Onlar, gerçekten de sadece yaygın bir raporla belli yaştaki belli kişilerin oylama yetkisinin olduğunu bilir. Böylelikle zamana göre, kendilerini veya seçmeleri halinde rakiplerini onun parçası haline getirirler. Fakat kimler, oylama gizli olarak yapıldığından bilmediği bir devlete, özellikle devleti desteklemek veya karşı çıkmak için oy verir? Bu nedenle pratikte devleti kim oluşturur, şimdilik bilmek mümkün değildir. Şüphesiz ki devlet onlara hiçbir kontrat sunmaz, onların rızalarını almaz veya taahhütte bulunmaz. Bu sebeple zorunlu olarak vergi ödenmesi, devleti veya anayasayı desteklemek için ne anlaşmayı ne rızayı ne de taahhüdü ima eder.


Kendilerine ‘’devlet’’ diyenlerin hangi belirli bireyler olduğu bilinmediğinden, vergi mükellefleri vergilerini kime ödediğini bilemez. Tek bildiği, bir adamın gelip, kendisini ‘’devletin’’, yani kendilerinin talep ettiği parayı vermeyen herkesi öldürmeye karar kılmış, kendilerine ‘’devlet’’ adını koymuş gizli bir soyguncu ve katil çetesinin temsilcisi olarak kendisini takdim etmesidir. Karşısındaki de hayatını kurtarmak için kendi parasını bu temsilciye verir. Fakat bu temsilcinin sahipleri, aynı eylemi bizzat kendileri yapmadığı için, parası zorla alınan vergi mükellefi tarafından ‘’devletin’’ yani soyguncu çetesinin kim olduğu bilinemez. Demem o ki, birinin kendi parasını ‘’devletin’’ temsilcisine vermesi, onlara boyun eğmek için taahhütte bulunduğunu veya onları desteklediğini ve gelecekte talep edecekleri para miktarı ne kadar olursa olsun, ödeme yapacağını gösteren gönüllü bir sözleşmeye tabi olduğunu söylemek saçmadır.


Bütün siyasi iktidar, söylenildiği gibi para meselesine dayanır. Başlamak için yeteri kadar parası olan herhangi sayıdaki alçak ‘’devlet’’ kurabilir. Çünkü bu parayla asker tutabilir ve askerlerle daha fazla para gasp edebilir. Ayrıca askerler sayesinde kendi keyfi iradelerine itaati zorunlu kılarlar. Sezar’ın dediği gibi, devletle birlikte, para ve askerler karşılıklı olarak birbirlerini desteklerler; parayla asker kiralanabilir ve askerler aracılığıyla daha fazla paraya el koyulabilir. Yani kendilerine devlet adını veren hainler, güçlerinin öncelikle paraya dayandığının oldukça iyi farkındadırlar. Parayla asker kiralayabilir ve askerler aracılığıyla daha fazla paraya el koyabilirler. Eğer otoriteleri reddedilirse, onlara daha fazla para vermeyi reddeden herkesi öldürmek veya bastırmak için asker kiralarlar.


Bu nedenle, özgürlüğü isteyen herkes, bu hayati gerçekleri anlamalıdır:


1) Paralarını sözde bir ‘’devlete’’ veren herkes, daha fazla paralarının alınmasını ve ‘’devletin’’ keyfi iradesine tabi olmak için kendilerine karşı kullanılacak kılıçları desteklemektedir.


2) Onların rızası dışında paralarını alanalar, aldıkları parayı ilk olarak, eğer gelecekteki taleplerine karşı gelinirse, onları soymak ve köleleştirmek için kullanacaklardır.


3) Her ne sebeple olursa olsun, bir insanın parasına onun rızası dışında, ona koruma sağlamak amacıyla el koymak tamamen saçmadır. Eğer korunmayı istemiyorsa, neden birileri onu korumaya çalışsın ki? Bunu yapabileceklerini varsaymak, onun rızası dışında parasına, ihtiyacı olmamasına rağmen ona kıyafet ve yiyecek almak için el koymak kadar saçmadır.


4) Eğer biri koruma istiyorsa, bunun için kendi rızasıyla pazarlık yaparak sağlayabilir. Bir başkasının ona koruma sağlamak amacıyla, onu soymasına gerek kalmaz.


5) Güvenlik görevlilerinin politik özgürlükleri için sahip olduğu tek şey, kendi ceplerindeki paralarının, yaralarını sarmak için değil de kendi çıkarları için diledikleri şekilde kullanabilecekleri, kendilerini tamamen tatmin eden güvenceler sağlayana kadar orda kalmasını sağlamaktır.


6) Sözde hiçbir devlet, tamamen gönüllü olarak desteklenmedikçe, bir an için bile güvenilir olamaz veya dürüst amaçlara hizmet ettiğine inanılamaz.

Bu gerçekler o kadar hayati ve apaçıktır ki, tamamen gönüllü olarak bir sözleşme yapılmadıkça, herhangi bir kişinin ‘’devlete’’ koruma sağlaması amacıyla, gönüllü olarak ödeme yaptığı hiçbir şekilde varsayılamaz.


Şu bir gerçek ki; ne oylama, ne vergi ödenmesi, bir kişinin tüm bunlara rızası olduğuna, anayasayı desteklediğine veya desteklemekle yükümlü olduğuna kanıt olamaz. Sonuç olarak, anayasanın bağlayıcı olduğuna veya anayasayı herhangi bir sözleşmeye dayandığına veya onu desteklemeye yükümlülüğünün varlığından söz etmek için hiçbir kanıtımız yoktur. Hiç kimse anayasayı destekleme yükümlülüğü altında da değildir.

33 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Balo

Comments


bottom of page