top of page
  • Yazarın fotoğrafıAfşin Çakıcı

Don Kişot

Merhaba sevgili okur. Bu yazımızda Don Kişot'u, bir şövalye yergi romanını ele alacağız. Her ne kadar halk arasında ya da çoğu okur tarafından şövalyelik eğlence romanı olarak bilinse de aslında dönemin şövalye romanlarına karşı bir yergi olarak yazılmış. Dostoyevski’nin “İnsan düşüncesinin son ve en yüce sözcüğü,” olarak tanımladığı, Miguel de Cervantes’in hapishanede kaleme aldığı Don Kişot adlı eser, 1605 ve 1615’te iki bölüm halinde yayımlanmıştır. Ayrıca modern romanın ilk örneği sayılan “Don Kişot”, 17. yüzyılda çökmeye yüz tutan İspanyol feodal toplumunun eleştirel çözümlemesini de içerir.

İngiliz şair William Shakespeare, Cervantes’in Don Kişot adlı eserindeki Cardenio’nun öyküsünden esinlenerek yazdığı oyunlarından biri olan, Cardenio tragedyası için eseri kaynak malzeme olarak kullanmanın nadir bir övgüsünü Cervantes'e fazlasıyla ödedi. Shakespeare tarafından yazılan bu (Cardenio) romanda İktidar, zorbalık, aşk, iffet ve ölüm öğeleriyle şekillenen tragedyada kadınların sahip olduğu değerlerin üstünlüğü vurgulanmıştır. Eser sahnelendiğinde, ustaca düşünülen olay dizisi, canlı tabloları ve mükemmel oyun kurgusu ile aşırı övgü toplamıştır. Sanatçı burada aşırı materyalizm ve metinlerin sonsuz referanslarını da bizlere sunmuştur.

Şövalye öykülerinin komik bir birleşimi olarak tasarlananDon Kişot" bu serüvenleri okumaktan aklı karışmış yaşlı şövalye olan “Don Kişot’un, atı Rosinante ve gerçekliğe bağlı uşağı Sancho Panza ile birlikte geçirdiği serüvenleri gerçekçi bir dille anlatıyor. Aynı zamanda yazılış amacı toplumun Don Kişot’a deli gözüyle bakması, aslında delinin o toplum olduğunu karmaşık bir anlatımla dile getiriyor.

Kitapta anlatılan mini hikâyeler, bence biz okuyucuların dikkatini çekecek kadar gözle görünen güzel şeylerdi. Açıklamalar insanı bazen belirsiz bir karmaşaya doğru sürüklerken, romanda bahse konu olan bazı silahlar veya dindarlık üzerine geçen uzun kesitler, okuyucuların duyarlılıklarına garip gelebilir. Sancho Panza'nın kısa solo maceraları bizleri hem eğlendiriyor, hem de zihnimizde bu güzel kitaba dair hoş şeyler bırakıyordu. “Dağlarda bilginler, çoban kulübelerinde filozoflar yetişir.”


Roman aslında iki kitap/cilt olarak yayımlandı. Birinci cilt 1605 yılında yayımlandı ve o dönemde bir hayli popüler oldu. Onun “devamı” niteliğinde olanı ise 1615 yılında yayımlandı. Lakin Cervantes'in, bu ikinci cildi bitirmek için biraz acele etmesi gerekiyordu çünkü bir başka yazar, Alonso Fernández de Avellaneda, Cervantes'in kendi metninde eğlendiği ikinci ciltlik bir sahneyi zaten düşünmüştü.

Kişinin “çılgınlığı” olarak bahsettiği, kendisinin ayrı kültürel bir davranışı olarak okuduğumuz Don Kişot eseri boyunca, mevcut olmuş olan büyük bir sosyal hoşgörüsüzlük teması üzerinde durmaktadır. Don Kişot bu edebi eseri ile İspanya tarihinin bir dönemine bizler için ışık tutmuş burada o dönemin yabancı düşmanlığı ve siyasi hoşgörüsüzlüğünün yükselişine onun kalemi sayesinde tanıklık etmiş bulunmaktayız. İlk olarak baktığımızda bu nadide eserin konusu oldukça basit ve eğlenceli gelir. Bu on yedinci yüzyıl romanında, La Mancha'da bir arazi sahibi olan ve felsefenin tutarsızlıkları yüzünden delirmiş olan ana karakter yani Don Kişot, hayalperest Alonso Quijano ile birlikte olan köylü Sancho Panza’nın ve bu ikilinin yaşattıkları ile okurları gerçekten güldüren, ama bir o kadar da düşündüren birçok olayları içermektedir. Quijano’nun, batı kültüründe artık son demlerini yaşayan şövalyeliğin kaybolan mesleğine haysiyet kazandırma çabasının mizahi ve alaycı bir eleştirisidir. Eserde bu histerik inanç hareketine karşılık, kötü niyetli hırsızları, alaycı çobanları ve sadist asilleri bol bol görüyoruz ve ilk birkaç sahne, çağdaş dünyaya karşı tek başına duran Don Kişot'u konu ediyor, ancak ilerleyen sayfalara doğru kendisine eserde eşlik eden yancısı Sancho Panza'yı tanıtıyor. Don Kişot ve Sancho'nun kişilik olarak birbirinden ayrıldığını hayal etmek aslında o kadar da zor değil, ikisi sürekli olarak dünyaya ve karşılıklı olarak birbirinden ayrıcalıklı görüşlere odaklanmış kişilikler.

Şöyle bir toparlayacak olursak Don Kişot, bu ve bunun gibi bir sürü farklı sebeplerden bugün bile hala İspanyol ve dünya edebiyatında en üst sıralardaki yerini koruyarak en güzel ve en iyi okunabilecek eserlerden birisidir. Don Kişot'u okurken hem pastoral bir anlatıma, pastoral bir dünyaya kucak açarsınız hem de gerçek hayatın acı ve üzücü gerçeklerini de görme fırsatı bulursunuz. Bence herkesin en az bir kere okuması ve üzerinde uzun uzun düşünmesi gereken bir eser.

80 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Kommentare


bottom of page